Pierre Auguste Renoir bir terzinin oğluydu ve iyi işçiliğin kaliteli bir eser için vazgeçilmez olduğunu görerek büyüdü. 13 yaşındayken bir porselen üreticisinin yanına, elde boyanmış tasarımlar üretmek için çırak verildi. Daha sonra yelpaze boyamaya ve ondan sonra da panjur süslemeye başladı.

Ne var ki, bu iş Renoir'ı tatmin etmiyordu. Akşam okulunda figür çizme ve anatomi dersleri almaya başladı. Tablolarında ışık ve gölgenin alaca efektlerini yakalamaya çalışan başka genç ressamlarla tanıştığı ünlü bir stüdyoda alıyordu dersleri. Bu ressamlarla, modelin hatlarını net bir biçimde çizmektense, ışık ve renk kullanarak bir izlenimini vermeye çalışan İzlenimciler grubunu kurdu.

Renoir'ın erken dönem yapıtları ciddiye alınmadı ama kısa sürede portre ressamı olarak başarıyı yakaladı. Aynı zamanda, sıradan insanları parlak renklerle ve kalın fırça darbeleriyle ve fazla ayrıntı vermeden çizdiği hareketli sahne tabloları yapmakla da ilgileniyordu. Ölene kadar çalışmaya devam etti ve 6000'den fazla tablo yaptı.